Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 34,4372 | 34,4992 | |
EURO | 36,3826 | 36,4482 | |
ZAMANIN SULARLA AKTIĞI YER
İkindi vakti vardık Ayder’e, dostum Recep Yaşar otelde yerimizi hazırlatmış. Yollar çok kalabalık, araba park yerinde sıkıntı var. Çok sayıda seyahat otobüsleri trafiği yavaşlatıyor. Bir yol bulup yürüdük yamaca yukarı. Çok güzel manzaralarla karşılaştık. Her taraf ormanlarla kaplı, alabildiğince yeşil serilmiş dalga, dalga. Çağlayan denilen yer dağların başından çıkan sular, toplanarak yüksek tepeden aşağı, bir dere boyunca köpüre köpüre akıp geliyor.
Allah vermiş bütün güzellikleri buraya; hava, orman, su sesi, bal ve balık…
Ayder cennetten bir köşe! Gün boyu dağlardaki yeşilliğin dalga dalga değişimi gelip geçiyor gözlerinin önünden. Yukarda mavi gökyüzüyle büyüleyici bir buluşma var. Gözü rahatsız eden hiçbir şeye rastlanmıyor. Yol kenarında yapılan oteller eski evlerin yeri, tabiata uydurulmuş. Daha aşağılarda tabiata zarar verilmiş yalnız yukarlarda bu işe müsaade edilmemiş. Otellerin arkasında yüz-yüz elli yıllık taş ve ahşap evler duruyor, insanlar hâlâ içinde yaşıyorlar. Buradaki ahşap evler ceviz ağacından yapılmış.
Yeşillik oluşturan çeşitli bitkiler var ama dağları süsleyen genellikle çam ağaçları. Kıyıya yakın yamaçlar çay bahçeleriyle kaplı, yükseldikçe bitki örtüsü değişiyor. Aşağıda nemli, sıcak, bunaltan hava da yukarı çıktıkça insanı rahatlatıyor. Buralarda insanı çeken hava, yeşillikler, orman ve derelerden şırıl şırıl akan sular. Mevsim kısa, ağustosun sonunda bile, “Yukarıdaki çağlayanı görün, birazdan sis çökerse göremezsiniz,” dediler. Dağların başından aşağı akan su sesleri insanın hoşuna gidiyor.
Dev çam ağaçları, aralarını sarmaşıklar, otlar, kuru ağaç dalları kapatmış. İnce bir patika bulup dağın zirvesine doğru yürüdük. Ağaçların boyu baş döndürüyor. Sarılmış kökleriyle taşlara. Adeta bu dağları tutmak için yaratılmışlar. Sırtını dev bir ağaca yasla ve otur, derin derin solu; hava tertemiz ve bol oksijen…
Sevgili dostum Recep Yaşar, iş adamı. Dahası var iyi bir şair. Gittiği yeri değiştirmede usta... Kooperatif başkanı olmuş. Balık çiftliklerini düzene sokup verimli hale getirmiş, şarıl şarıl sular akıyor, havuzlarda balıklar yüzüyorlar. İhracata yönelik somon ve alabalık yetiştiriyorlar. Balık çiftliğini gezerken öyle içten gelerek anlatıyor ki… Ayder balının tanıtımına çaba harcıyor. Ayder’de oteli var. Kardeşi Ercan Yaşar ile beraberler. Aileler orada. Eşleri, çocukları yakın bir akraba gibi karşıladı. Burası bir aile işletmesi, temiz bir mekân. Arabamızı otelin park yerine çektik.
Bu dağ başlarında, dere yataklarında zor şartlarda verimli işler kuruyor buradaki insanlar. Yaylalarda hayvan kalmamış onun endişesini taşıyorlar. “Açılmalı yaylalar, süt, peynir, tereyağı üretilmeli,” diyorlar, “buranın süt ürünlerinin lezzetini hiçbir yerde bulamazsınız.” Bu insanlar o yaylalarda büyümüşler. Gençlerin çoğu İzmir, İstanbul’da yaşıyor. Bu nesilden sonra yaylalar tamamen unutulur. Yaylalar boşalınca ayılar aşağılara inmiş. Onlar da buralardan insanların gitmesinden rahatsız.
Recep Yaşar’ı bir iş adamı lakin ben onu şair olarak tanıdım. Yeni bir kitabı roman olarak yayına hazırlanıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse Recep kardeşimizin boş zamanı yok, beyni hep bir şeylerle meşgul. “Bu ülkede yeterince yiyen ve tüketen var hiç değilse biz üretelim,” diyor. Otel işletiliyor ama burada mevsim üç ay. Diğer aylar çok az gelip giden oluyormuş. Recep Yaşar geçmiş Su Ürünleri Kooperatifinim başına. Boşa akan suları havuzlara taşımış. Çok sayıda alabalık çiftliği kurmuşlar. Bize iki çiftliği gezdirdi. Buradaki alabalıkları deniz ve göletteki çiftliğe taşıyıp somon balığı yetiştiriyorlar. Yetiştirdikleri balığın %75’ini ihraç ediyorlar. Bu havuzlar yıl boyu çalışıyor. Çok insana iş veriyor. Çalışanlarla görüştük yaptıkları işten çok mutlular.
Recep Yaşar olsun kardeşi Ercan Yaşar olsun işin patronu gibi değil, sanki oranın çalışanı gibi koşturuyorlar. Dolayısıyla çalışanlarda kendilerine uyum sağlıyor.
Bu arada Ayder Yaylasında bal üretiminin azaldığını görünce kooperatif olarak ona da el atmışlar. Bal üretimi artınca yavaş yavaş Ayder Balı olarak tanınmaya başlamış. Birçok hastalık için bu ballar kullanılabiliyor. Yakında buraya bir sağlık turizmi de başlayabilir. Ayder Yayla Çiçek Balı akciğer, böbrek ve kas hastalıkları için şifa olabilir. Recep Yaşar her ulaşana yardımcı oluyor. Sit alanın girişinde, kooperatif adına küçük bir satış yeri yapmışlar.
Kredi kullanmadan kendi çabalarıyla işleri gerçekleştiriyorlar. Üretici bu insanlara desteği bırak engel olmayın yeter. Gördüğüm o insanlar, derelerde boşuna akan suları üretim için kullanabiliyorlar. Boşalan yaylalara arı kovanı koyarak bal üretimini artırmışlar.
Gezdiğimiz, gördüğümüz yerlerde üretim yapan bu kardeşlerimize başarılar diliyorum. Ben onları doğru yolda gördüm. Hele kredi kullanmadan işlerini yürütmeleri benim çok hoşuma gitti…
Yolunuz Açık olsun Ayder’de balık ve bal üretimini canlandıran Recep Yaşar.