Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 34,4372 | 34,4992 | |
EURO | 36,3826 | 36,4482 | |
BAYBURT’TA MÜZELERİ GEZERKEN
Bayburt çok eski şehir olarak bir müze niteliğindedir. Özellikle çok geniş ve sarp kalesi tek
başına bir müzedir. Tarihe geçmiş, Dede Korkut ve Hazreti Ali hikâyelerine konu olmuştur. Bu
hikâyeler içinde Koruk da geçmektedir. Biz o hikâyelerle büyüdük.
Çoruh şehrin tam ortasından geçer, şehir iki yaka. Ben Çoruh Nehri’nin kıyısında büyüdün.
Köyümüz tam yanındaydı. Onun için ne zaman Bayburt’a gitsem kıyısında saatlerce oturum
dalıp giderim. Bu sular beni alıp çok uzaklara götürüyor. Çoruh Nehrine, Erzurum
köprüsünden aşağı yapılan müdahale kabul edilecek bir şey değil. Yani anlayacağınız yatağı
çok değiştirilmiş.
Bayburt dağlar arasında kurulmuş. Aslan Dağı. Duduzar, Şehit Osman, Bayburt Kalesi
çepeçevre çevirmiş. Koruk tamamen elden çıkmış, artık o bildik sebzelerin yetiştiği yerler yok.
Lahana, Bayburt ağzıyla kelem artık yetişmiyor. Fasulye Erzincan, domates Amasya’dan
geliyor. Bayburt’un köyleri boşalmış. Bayburtlu Zihni demiş ya:
“Vardım ki yurdundan ayak göçürmüş
Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı
Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş
Sakiler meclisten çekmiş ayağı”
Bayburt, Saat Kulesi ile tanınsa da Ulu Cami çok önemli değerlerdendir. Kırk Paharların suları
akıyor, bu sevindirici. Yalnız orada sürekli bir temizlikçinin olması gerekir. Ortam hoş değil.
Bayburt, 1915-1918 yılları arasında meydana gelen Ermeni mezalimi şehri oldukça
yıpratmıştır. Katliamda Ermenilerin Türkleri yaktığı Taş Mağazaları arasanız da sorduğunu çok
insan yerini bilmiyor. Çünkü yerinde binalar yapılmış.
Son yıllarda çok fazla göç vermesi ise şehirde ayrı bir verim kaybıdır. Bu yazıma tarihi şehrin
çok önemli bir değeri olan Dede Korkut Duası ile başlayacağım. Biliyorsunuz Bey Böyrek
(Bamsi Beyrek) Destanı Bayburt Kalesinde geçmektedir. Bey Böyrek Destanını çocukluğumda
büyüklerden dinlemiştim hem de kaç defa...
Dede Korkut Duası:
“Yom vereyim hânım:
Yerli Karadağların yıkılmasın!
Gölgelice kaba ağacın kesilmesin!
Kan gibi akan görklü suyun kurumasın!
Kanatlarının ucu kırılmasın!
Kaadir seni namerde muhtaç etmesin!
Koşarken ak-boz atın sürçmesin!
Çaldığında kara polat öz kılıcın kedimlesin!
Dürtüşürken ala gönderin ufanmasın!
Aksakallı baban yeri cennet olsun!
Ak pürçekli anan yeri uçmak olsun!
Allahın verdiği umudun kırılmasın!
En sonunda arı imandan ayırmasın!
Ak alnında beş kelime dua kıldık kabul olsun!
Derlesin, toplasın, günahınızı,
Kaadir Allah adı-görklü Muhammeddin yüzü suyunu bağışlasın!
Bu duaya amin diyenler Allah'ı (C.C.) görsün!”
Bu duaya “âmin” denilir.
Bayburt’ta iki tane müze açılmış. Birini valilik diğerini Belediye açmış. Tabi ki bizim için önemli
ve kızlarımızla girdik içeriye. Bu iki müze de daha çok yeni lakin bana göre çok güzel
hazırlanmış. Daha da zenginleşeceklerine inanıyorum.
Valiliğin açtığı müze eski Kız Sanat Okulu olan binada. Bina sarı taştan yapılmış. Ben henüz
girişteyken kızlarım ilk odadan seslendiler. “Baba sen buradasın,” diye. Girdim odaya.
Duvarda bana ait bir köşe düzenlenmiş. Bizim bundan haberimiz yok. Kızlarım çok sevinmişti
elbet ben de çok etkilendim. Bayburt Valiliğine, Müze Müdürüne ve emeği geçen herkese
teşekkür ediyorum.
Müzeyi gezmeye başladık. Burada bir şehrin geçmişi hakkında önemli bilgiler barınıyor.
Müzenin çoğunu Dede Korkut kaplamış. Düzenleme çok hoşuma gitti. Doğrusu hak ediyor.
Dede Korkut hikâyeleri yazıya geçmeden önce de Türkler tarafından Bayburt ve yörede
hikâye olarak anlatıla gelmiştir. Anlaşılmaktadır ki Dede Korkut’un Bayburt’ta bir geçmişi var.
Dede Korkut adeta burada canlandırılmış.
Bayburt Belediye Müzesi de henüz çok yeni. İki katlı bir konaktan düzenlenmiş. Müze, güzel
yazılı tablo arşivi gibi. Buraya emeği geçen Fatih Dündar arkadaşımız gezimizde yardımcı
oldu. Bayburt’ta geçen çocukluk yıllarımın izleri vardı odalarda. “İşte bizim kültürümüz,”
dedim içimden. Bakır sahanlar sofralarda yerini almış, sac sobalar ortaya kurulmuş. Sergiler
çok eskiyi andırıyor.
Bu müzelerin açılması doğrusu hoşuma gitti.